ÇAKIRCALI MEHMET EFE |
|
Çakırcalı (Çakıcı) Mehmet Efe
1872 yılında İzmir – Ödemiş’in Ayasuluğ köyünde dünyaya geldi. Annesi Hatice, babası eski Zeybeklerden Çakırcalı Ahmet Efedir. Baba – oğul her iki zeybeğin de kullandıkları “Çakırcalı” lakabının, birtakım kaynaklarda mensup oldukları bir Yörük aşiretinden gelme olduğu belirtiliyorsa da yapılan araştırmalar sonucu bunun oldukça düşük bir olasılık olduğu ortaya çıkmaktadır. Çakırcalı’nın torunu Salih Çakırca ile yapılan bir söyleşide dedelerinin Afyon’un Dazkırı taraflarından geldiklerini belirtmiştir. Evliya Çelebi de 1082’de (1671) Kütahya’yı anlatırken Afyon taraflarında “Çakırca” diye bir kazanın varlığından bahseder. Bir cinayet işleyerek kaçıp Ödemiş – Ayasuluk’a yerleşen Çakırcalı Mehmet Efe’nin dedesi Kara Mahmut, büyük bir ihtimalle Evliya Çelebi’nin de adını belirttiği Afyon taraflarındaki Çakırca kazasından göçmüştür ve oğlu Ahmet Efe olsun, torunu Mehmet Efe olsun her ikisinin de “Çakırcalı” lakabını bu kazadan alma olasılıkları oldukça yüksektir.
Babası eşkıyalığı bırakmış, düze inmiş, kendi halinde bir köylü olarak yaşarken bu durumdaki eski Zeybeklerin yeniden dağa çıkmalarını önlemek amacıyla verilen gizlice öldürülmeleriyle ilgili bir emir doğrultusunda zaptiye çavuşu Boşnak Hasan tarafından öldürülür.
Babasının öldürüldüğünde Mehmet, henüz 11 yaşındadır. Uzun süre ayıngacılık (tütün kaçakçılığı) yaparak yaşamını sürdürür. Bu işte en büyük yardımcısı, babası Ahmet Efe’ye de yardım ve yataklık yapmış olan Hacı (Eşkıya) Mustafa’dır. Bir zaman sonra Hacı Eşkıya’nın geçmişte kendisini bırakarak başka bir gençle kaçan karısını ve kaçtığı genci Ödemiş’teki evinde öldürür. Kısa bir süre sonra da babasını da tuzağa düşürerek öldüren Boşnak Hasan Çavuş tarafından yakalanarak hapse atılır. Ancak delil yetersizliğinden dolayı mahkemede beraat eder ve kısa bir süre sonra serbest kalır.
Çakırcalı’nın bir gün başına bela olacağını bilen Hasan Çavuş’un yıllar önce işlenen bir hırsızlık olayını da Çakırcalı’ya mal edip takibe düşmesi ve Çakırcalı’nın köyüne baskın düzenleyerek annesi ve diğer akrabalarına türlü hakaretlerle işkence yapması Çakırcalı’yı çileden çıkarır. Bütün bu olaylar ve babasının da öcünü almak amacıyla Çakırcalı, yanında Hacı Mustada, Çoban Mehmet, Harmnlıoğlu Ahmet, Koca Mehmet, Arap Mercan, Kara Ali gibi yiğitlerle dağa çıkar ve “Çakırcalı Mehmet Efe dağa çıktı, Osmanlı gelip de yakalasın” diye Osmanlı’ya haber salar.
Halk arasında ün kazanmış, desten olmuş diğer bir çok efe gibi o da varlıklı kişilerden aldığı paraları kendisine yataklık yapanlara ve yoksullara dağıttı. Çevredeki bir çok varlılık kişiyi köprü, çeşme gibi yararlı işler yapmaya zorladı. Bu sayede halkın gözünde kısa bir sürede yüceldi. Çakırcalı, bir ara peşine düşmüş olan Hasan Çavuş ile Mülazım Hüsnü Efendi’yi bir pusuda öldürdü. Bunun yanı sıra bölgede “Çalıkakıcı” olarak adlandırılan, sürekli halka karşı acımasızlık yapan ve yönetime çalışan birtakım Türk, Rum, Arnavut çetelerine karşı büyük mücadeleler vererek bir çoğunu ortadan kaldırdı. Hatta, kendi adını kullanarak köy ve obaları basan, talan edip kadınlara ve kızlara sarkıntılık eden dokuz kişil bir Arnavut çetesinin adı ile ilgili tüm çalışmalarda anlatılmasına rağmen ilgili Arnavut çetesinin adı ile ilgili bir açıklama yapılmamıştır. Ancaki büyük bir ihtimalle bu çete Salihli, Alaşehir taraflarında iğren. Boyutlarda eşkıyalık yapan “Arnavut Köy Bayram” çetesidir. Çünkü bu çetenin yaptıkları hakkında basında 1900 ve Eylül 1901 tarihi arasında çeşitli haber alınamamıştır. Ünü Osmanlı ve sınırlarını aşarak Avrupa’ya kadar yayıldı. Avrupa’dan bir çok gazeteci gelerek kendisiyle röportajlar yaptı, gazetelerde dizi yazılar çıktı.
Çakırcalı Efe ile baş edemeyen Osmanlı kendsine çeşitli defalar af çıkarttı. Her seferinde de “Kırserdarlığı” görevi ve belirli miktarda maaş bağlanalarak, silahlarıyla birlikte çete elemanlarının da yanında kalmasına izin verilerek ödüllendirildi. Ancak efe her seferinde bir bahane bularak yeniden dağa çıktı. Kendisine rakip olarak gördüğü bir çok Zeybek çetesini ortadan kaldırmıştır. Bunların en ünlülerinden birisi de “Kamalı Mehmet Efe” çetesidir. Halk arasında yakılan türkülere bakıldığında, Kamalı Mehmet Efe’nin diğer Zeybeklere oranla halk tarafından pek sevilmediği ve Çakırcalı’nın Kamalı’ya karşı zaferinin kıvanç yarattığı düşünülebilir ise de Kamalı’nın ölümü gerçekte halk arasında büyük üzüntü yaratmıştır. Hatta bu olay sonucu Çakırcalı halk tarafından büyük tepki toplamıştır. Çünkü Çakırcalı, daha önceleri Poslu Mehmet, Köseoğlu (Köseli Mehmet) gibi dönemin sevilen efelerini öldürdüğü gibi Kamalı Zeybeği de yörenin deyimiyle “kancıklayarak” öldürmüştür. Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere Çakırcalı, dönemin en güçlü efesidir.
Çakırcalı’nın, kendisine tehlike oluşturacağını düşündüğü veya ortadan kaldırmasıyla birlikte hükümet tarafından bağışlanacağına inandığı herhangi bir Zeybek çetesini ortadan kaldırmaması olanaksız gibidir. Hata Köseli Mehmet’in ölümünü duyan Şair Eşref, bu olay üzerine şu dörtlüğü söylemiştir:
Biz Tevarihte emsalini çok gördük Eden elbette bulur ettini çok gitmez Eşkıya seyf-, hüdadan serini kurtaramaz Çünkü affetse hükümet, Çakıcı affetmez
1912 yılındai Nazilli yakınlarındaki Karıncalı dağ mevkiinde yönetim güçlerince girdiği bir çatışma sonucu, kafası ve elleri kesilmiş, göğsünün derisi yüüzlmüş bir halde bulunmuştur. Bu durum, öldükten sonra tanınmaması için efenin kendi istediği doğrultusunda kızanları tarafından gerçekleştirilmiştir.
Çakırcalı, kimi rivayetlere göre sağ kolu Hacı Mustafa tarafından kazayla, kimine göre Sinan adındaki bir kızanı tarafından, kimine göre de müfreze komutanı Yüzbaşı Şükrü Bey’in kardeşi Osman tarafından vurularak öldürülür. Çakırcalı’nın ölümüyle sonuçlanan çatışmada görevli Bayındırlı Mülazım Mehmet Efendi, Vali Nazım Paşa’ya, bu durumu belirit bir de rapor yazar:
Vali Nazım Paşa Hazretlerine, Şaki – i şerir Çakıcı melhununun naşı maktuludur. Cesetin Çakıcı’ya ait olduğuna dair delil sol kürek kemiği üzerindeki, evvelce Balabanlı köyünde soyunurken gördüğüm badem şeklindeki benidir.
Bu şakiyi yok edene ve başını getirene yönetimce vaat edilen 4000 altına sahip çıkmak isteyen birçok kimse vardır. Çakıcı, serseri bir kurşunla vurulmuştur, bilesiniz. Vurdum diyenlerin iddiası varit değildir. Hatta müfrezelerimiz bu bapda hizmeti sevk etmemişlerdir. Çakıcı’nın başının, ellerinin kesilip alınması, göğüs dersinin yüzülmesi hayli bir zamana tevakkuf edeceğinden ve çete bunlara yapacak kadar müsait zaman bulabilmeleri, müsademenin na ehil ellerde kaldığını gösterir.
Anzavur Ahmet Bey ve Yüzbaşı Tevfik Bey, Alioğlu çiftliğinden kaçtıkları malumaten arz olunur.
İmza: Bayındırlı Mülazım Mehmet Efendi
Ancak Bayındırlı Mehmet Efendi, aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra, 1950 yıllarında yazar Murat Sertoğlu’na Çakırcalı’nın “Yarım Arap” adı verilen bir Manisalı asker tarafından vurulduğunu söylemiştir. Bu olayı bunca zaman saklamasına neden olarak da, Yarım Arap’ın bu olayın duyulması ile birlikte Çakırcalı’nın adamları tarafından öç alınmasından korktuğunu ve kendisine söz verdirdiğini söylemiştir.
Çakırcalı Mehmet Efe’nin ölümü halk arasında büyük üzüntü yaratmış, ağıtlar yakılmıştır. Mezarı Nazilli yakınlarında bir yol kenarında iken 1947 yılında buradan alınarak Ödemiş’in Kayaköyü mezarlığına taşınmıştır.
Çakırcalı Mehmet Efe Osmanlı tarihinin, belki de dünyanın en büyük eşkıyalarından biridir. 15 yıllık eşkıyalığı boyunca 1081 kişiyi öldürdüğü rivayet edilmiştir. Öldürdüğü kişilerin (kafasını veya diğer çeşitli uzuvlarını kesmek, diri diri yakmak... gibi) öldürülüş biçimlerinden dolayı acımasızlığıyla da ün saldı. Bu acımasızlığından dolayı halk arasında seveni olduğu gibi sevmeyeni, düşmanı da vardı. Hatta kendisine, halk tarafından “Kargış” niteliğinden türküler dahi yakıldı.
Diğer çete resilerinin aksine, son derece az adam barındıran Çakırcalı’nın yanındaki adam sayısı olağan üstü durumlar hariç sekiz kişiyi geçmemiştir. Yıllarca sonra aynı bölgede cesareti ve yiğitliğiyle büyük bir üne sahip olan “Gökçen Efe”de Çakırcalı’nın yanında uzun süre kızanlık yapmıştır. Çok iyi de silah kullanabilen efe, bu sayede girdiği seksen kadar çatışmadan sağ salim kurtulmayı başarmıştır.
Çakırcalı Efe’nin diğer bir önemli özelliği ise, kızanlarından farklı olarak son derece yalın bir giysi ve dindar bir kişiliğe sahip olmasından dolayı dizlerinin görünmemesi için diz çakşırı yerine potur giymesidir.
|
|